Kötüniyet Tazminatı Hesaplama

Kötüniyet tazminatı, bir kişinin kasıtlı olarak bir başkasına zarar vermesi nedeniyle ödenen bir tazminat türüdür. Kötüniyet tazminatı talebi, her ülkenin yasal düzenlemelerine ve yargı sistemine göre farklılık gösterir. Bu nedenle, kötüniyet tazminatı talebinin zamanaşımına uğrayıp uğramayacağı ve zamanaşımı süresi, ülkelere göre değişebilir.

Kötüniyet Tazminatı Hesaplaması

Kötüniyet (art) tazminatı, iş hukuku kapsamında bir işçinin işveren tarafından haksız yere işten çıkarılması durumunda talep edebileceği bir tür tazminattır. Bu tazminat, işverenin işçiyi kötüniyetle ve hukuka aykırı bir şekilde işten çıkardığını düşünüldüğünde söz konusu olur.

Kötüniyet (art) tazminatının hesaplanması, işçinin işe iade davası açması ve bu davanın sonucunda mahkeme tarafından işçinin işe iadesine karar verilmesi durumunda gerçekleşir. Mahkeme, işçinin işe iadesine karar verirken, işverene kötüniyet (art) tazminatı ödemesi için de bir hüküm verebilir.

Kötüniyet tazminatının hesaplanması, şu unsurlara göre yapılmaktadır:

  • İşçinin brüt ücreti: İşçinin işten çıkarılmadan önceki son brüt ücreti dikkate alınır.
  • Kıdem süresi: İşçinin işyerinde çalıştığı süre dikkate alınır. Bu süre, işçinin kıdem tazminatının hesaplanmasında da kullanılır.
  • İşverenin kusur oranı: Mahkeme, işverenin işçiyi işten çıkarma sürecindeki kusur oranını belirler. Bu oran, işverenin kötüniyetinin derecesine göre belirlenir ve %25 ile %200 arasında değişebilir.
  • İşe iade edilmeme süresi: İşçinin işe iadesine karar verildiği halde işveren tarafından işe başlatılmadığı süre dikkate alınır.

Kötüniyet (art) tazminatı hesaplaması, genellikle işçinin brüt ücretinin, kıdem süresi ve işverenin kusur oranına göre belirlenen bir miktarla çarpılması ve ardından işe iade edilmeme süresi dikkate alınarak bulunan sonuçla çarpılmasıyla yapılır.

Kötüniyet Tazminatı Nasıl Hesaplanır?

Kötüniyet tazminatı, işçinin işveren tarafından haksız bir şekilde işten çıkarılması durumunda talep edebileceği bir tür tazminattır. İşçinin işe iade davası açması ve bu davanın sonucunda mahkeme tarafından işçinin işe iadesine karar verilmesi durumunda tazminat hesaplanır.

Kötüniyet tazminatının hesaplanmasında kullanılan ana unsurlar: işçinin brüt ücreti, işçinin kıdem süresi, işverenin kusur oranı ve işe iade edilmeme süresidir.

Kötüniyet tazminatı hesaplaması için öncelikle işçinin kıdem tazminatı bulunur.

Kıdem Tazminatı = İşçinin brüt ücreti x İşçinin kıdem süresi

Daha sonra işverenin kusur oranı dikkate alınarak tazminat miktarı artırılır:

Artırılmış Kıdem Tazminatı = Kıdem Tazminatı x İşverenin kusur oranı

Son olarak, işe iade edilmeme süresi dikkate alınarak kötü (art) niyet tazminatı bulunur:

Kötüniyet Tazminatı = Artırılmış Kıdem Tazminatı x İşe iade edilmeme süresi

Örnek olarak:

İşçinin brüt ücreti: 5000 TL

Kıdem süresi: 5 yıl

İşverenin kusur oranı: %100 (1 olarak kabul edilir)

İşe iade edilmeme süresi: 3 ay

Kötüniyet tazminatı = (5000 TL x 5 yıl) x 1 (kusur oranı) x 3 ay

Kötüniyet tazminatı = 75,000 TL

Bu örnekte, işçinin kötüniyet tazminatı olarak 75,000 TL talep edebileceği görülmektedir. Ancak, her durum farklıdır ve mahkemelerin verdiği kararlar da değişkenlik gösterebilir.

Kötüniyet Tazminatı Tutarları Nasıl Belirlenir?

Kötüniyet tazminatı, bir kişinin kasıtlı olarak başka bir kişinin haklarına zarar vermesi durumunda ödenen bir tazminat türüdür. Bu tazminatın miktarı, olayın gerçekleştiği ülkenin yasalarına göre belirlenir.

Kötüniyet tazminatı tutarının belirlenmesinde birkaç faktör göz önünde bulundurulur. Bunlar arasında:

  • Zararın türü ve miktarı: Zararın büyüklüğü, tazminat tutarının belirlenmesinde önemli bir faktördür. Örneğin, bir kişinin itibarının zarar görmesi durumunda, tazminat miktarı, itibarın ne kadar zarar gördüğüne bağlı olacaktır.
  • Kasıt derecesi: Kasıt derecesi, bir kişinin kasıtlı olarak zarar verip vermediğine ve niyetinin ne olduğuna bağlı olarak tazminat miktarının belirlenmesinde önemli bir faktördür. Örneğin, bir kişi diğer bir kişiye kasıtlı olarak zarar verdiğinde, tazminat miktarı daha yüksek olabilir.
  • Mağdurun zararı: Mağdurun zararı, tazminat miktarının belirlenmesinde önemli bir faktördür. Örneğin, bir kişinin kazandığı para kaybı veya tedavi masrafları gibi zararlar, tazminat miktarını belirlemek için dikkate alınacaktır.
  • Tazminatın caydırıcılığı: Tazminatın caydırıcılığı, tazminat miktarının belirlenmesinde önemli bir faktördür. Tazminat miktarının yeterince yüksek olması, benzer olayların tekrarlanmasını önleyebilir.

Bu faktörlerin yanı sıra, ülkelerin yasal düzenlemeleri de tazminat miktarının belirlenmesinde rol oynar. Her ülkenin kendine özgü yasal düzenlemeleri vardır ve bu düzenlemeler tazminat miktarının belirlenmesinde farklılık gösterebilir.

Kötüniyet Tazminatı

Kötüniyet tazminatı, bir kişinin kasıtlı olarak başka bir kişinin haklarına zarar vermesi sonucunda ödenen bir tazminat türüdür. Bu tazminatın ödenmesi için, zarar gören kişinin kasıt olduğunu ispatlaması gerekmektedir. Kötüniyet tazminatı genellikle maddi olmayan zararların tazmini için ödenir.

Kötüniyet tazminatı, özellikle haksız rekabet, iftira, hakaret, özel hayatın gizliliğini ihlal, fikri mülkiyet hakkı ihlali gibi durumlarda ödenir. Bu durumlarda, mağdurun zararının miktarı belirlenir ve kasıt derecesine bağlı olarak tazminat miktarı belirlenir.

Bu tazminatın ödemesi, genellikle bir mahkeme kararı ile yapılır ve tazminat miktarı mahkeme tarafından belirlenir. Tazminat miktarı, zararın miktarına, kasıt derecesine, mağdurun zararının niteliğine ve tazminatın caydırıcılığına göre belirlenir.

Bu tazminat, zarar gören kişinin haklarını korumak için önemli bir araçtır. Bu tür tazminatlar, kasıtlı olarak zarar veren kişileri caydırmak için etkili bir yol olabilir.

Kötüniyet Tazminatı Nedir?

Kötüniyet tazminatı, bir kişinin kasıtlı olarak bir başkasına zarar vermesi sonucunda, bu zararın tazmini için ödenen bir tazminat türüdür. Başka bir deyişle manevi tazminat, genellikle maddi olmayan zararların tazmini için kullanılır. Bu tür tazminatlar, kişilik haklarının ihlali, itibar kaybı, kişisel hayatın gizliliğinin ihlali, hakaret, iftira, fikri mülkiyet hakları ihlali, haksız rekabet ve benzeri durumlarda talep edilebilir.

Kötüniyet tazminatı, zarar gören kişinin kasıt olduğunu ispat etmesi gerektiği için diğer tazminat türlerine göre daha zor bir hukuki süreçtir. Bu nedenle, mağdurun kasıt iddiasını kanıtlaması gerekir. Ancak, kasıt ispat edildiğinde, mahkeme, tazminatın miktarını belirleyerek, zarar gören kişiye tazminat ödenmesini kararlaştırır.

Bu tazminatın belirlenmesinde, zararın türü ve miktarı, kasıt derecesi, mağdurun zararı ve tazminatın caydırıcılığı gibi faktörler dikkate alınır. Bu faktörlerin yanı sıra, ülkelerin yasal düzenlemeleri de tazminat miktarının belirlenmesinde önemli bir rol oynar. Her ülkenin kendine özgü yasal düzenlemeleri vardır ve bu düzenlemeler tazminat miktarının belirlenmesinde farklılık gösterebilir.

Bir kişinin kasıtlı olarak başka bir kişinin haklarına zarar verdiği durumlarda mağduriyetin giderilmesi ve adaletin sağlanması için önemli bir araçtır. Bu tür tazminatlar, kasıtlı olarak zarar veren kişileri caydırmak ve toplumda uygun davranışların teşvik edilmesini sağlamak için de etkili bir araçtır.

Kötüniyet Tazminatı Şartları

Kötüniyet tazminatı alınabilmesi için bazı şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu şartlar genellikle şu şekildedir:

  • Kasıt: Zarar gören kişinin kasıt olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Yani, zarar veren kişinin, kasıtlı olarak zarar verdiği ve bu nedenle zarar gören kişinin mağdur olduğu ispatlanmalıdır.
  • Zarar: Zarar gören kişinin gerçek bir zararın olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Bu zarar, genellikle maddi olmayan bir zarar türüdür. Örneğin, kişilik haklarının ihlali, itibar kaybı, kişisel hayatın gizliliğinin ihlali, hakaret, iftira, fikri mülkiyet hakları ihlali, haksız rekabet gibi durumlar, zarar gören kişinin tazminat talebinin dayanağı olabilir.
  • Neden-sonuç ilişkisi: Zarar gören kişinin, zararın kasıtlı eylemlerden kaynaklandığını ve bu nedenle zararın neden-sonuç ilişkisi olduğunu kanıtlaması gerekmektedir.
  • Tazminat talep süresi: Bu tazminatı talep eden kişinin, yasal süre içinde talepte bulunması gerekmektedir. Her ülkenin kendine özgü yasal düzenlemeleri vardır ve bu düzenlemelere uygun olarak tazminat talep edilmesi gerekmektedir.
  • Tazminatın miktarı: Tazminatın miktarı belirlenmelidir. Tazminat miktarı, zararın türü ve miktarı, kasıt derecesi, mağdurun zararı ve tazminatın caydırıcılığı gibi faktörlere göre belirlenir.

Bu şartların yanı sıra, ülkelerin yasal düzenlemeleri de tazminat talebinin kabul edilmesi için belirli şartlar öngörebilir. Bu nedenle, tazminat talep etmek isteyen kişilerin, bulundukları ülkenin yasal düzenlemelerini dikkate alarak hareket etmeleri önemlidir.

Kimler Kötüniyet Tazminatı Talep Edebilir?

Kötüniyet tazminatı talep edebilecek kişiler, zarar gören kişilerdir. Bu kişiler, genellikle aşağıdaki gibi olabilir:

  • Bireysel kişiler: Kişilik haklarının ihlali, hakaret, iftira, kişisel hayatın gizliliğinin ihlali, fikri mülkiyet hakları ihlali gibi durumlarda zarar gören bireysel kişiler, tazminat talebinde bulunabilirler.
  • Şirketler: Haksız rekabet, ticari sırların ifşası, marka veya patent haklarının ihlali gibi durumlarda zarar gören şirketler tazminat talebinde bulunabilirler.
  • Kamu kurumları: Özellikle hukuki açıdan hassas konularda, örneğin bir kamu kurumunun itibarının zarar görmesi durumunda, tazminat talebinde bulunabilirler.

Kötüniyet tazminatı, zarar gören kişinin kasıt olduğunu ispatlaması gerektiği için diğer tazminat türlerine göre daha zor bir hukuki süreçtir. Bu nedenle, mağdurun kasıt iddiasını kanıtlaması ve zararın miktarını belirlemesi gerekmektedir. Ancak, kasıt ispat edildiğinde, mahkeme, tazminatın miktarını belirleyerek, zarar gören kişiye tazminat ödenmesini kararlaştırır.

Kötüniyet Tazminatı Yetkili ve Görevli Mahkeme

Kötüniyet tazminatı davalarında yetkili ve görevli mahkeme, ülkenin yargı sistemine ve yasal düzenlemelerine bağlı olarak değişebilir. Ancak genellikle kötü (art) niyet tazminatı davaları, genel olarak sivil mahkemelerde görülür.

Birinci derece sivil mahkemeler genellikle tazminat davalarını görür ve bu mahkemeler, kötüniyet tazminatı davaları için de yetkilidir. Bazı ülkelerde, özellikle büyük şehirlerde bulunan özel tazminat mahkemeleri de bulunabilir. Bu mahkemeler, tazminat davalarını daha hızlı ve verimli bir şekilde ele alabilmek için tasarlanmıştır.

Görevli mahkeme ise, tazminat davasının açıldığı yerin İş Mahkemesidir. Bu, genellikle zarar gören kişinin ya da zarar veren kişinin bulunduğu yerdir. Ancak bazı durumlarda, söz konusu davayla ilgili olarak yetkili ve görevli mahkemeler, yasal düzenlemelere göre belirlenebilir.

Bu davalarda, davalı tarafın adresinin ya da ülkesinin farklı olması durumunda, uluslararası hukuk kuralları ve sözleşmeleri de etkili olabilir. Bu nedenle, uluslararası kötü (art) niyet tazminatı davalarında yetkili ve görevli mahkemeler, uluslararası hukuk kurallarına ve sözleşmelere göre belirlenir.

Özetle, bu tazminat davalarında yetkili ve görevli mahkemeler, ülkenin yargı sistemine ve yasal düzenlemelerine bağlı olarak değişebilir. Genellikle bu davalar, sivil mahkemelerde görülür ve görevli mahkeme, davayla ilgili olarak zararın meydana geldiği yerdeki mahkeme olabilir.

Kötüniyet Tazminatı Yargıtay Kararları

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 03.12.2018 Tarihli, 2015/27110 Esas Numaralı 2018/22088 Sayılı Kararı emsal olacak niteliktedir;

‘Kötüniyet tazminatına hak kazanma koşulları ve tazminat miktarının hesaplanması açısından, 4857 sayılı Yasada önemli değişiklikler öngörülmüştür. Yasanın 17’nci maddesinin altıncı fıkrasının açık hükmü gereğince, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden kötüniyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir.

1475 sayılı Yasada, “işçinin sendikaya üye olması, şikâyete başvurması” gibi sebepler ileri sürülerek iş sözleşmesinin sonlandırılması, kötüniyetin varlığı açısından örnekseme biçiminde sayıldığı halde, 4857 sayılı Yasada genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, işçinin işvereni şikâyet etmesi, aleyhine dava açması veya tanıklık yapması nedenlerine bağlı fesihlerin kötüniyete dayandığı kabul edilmelidir.

Somut uyuşmazlıkta, iş akdinin davalı işveren tarafından fazla mesai çalışmalarının karşılığının ödenmediğine ilişkin davacı işçinin bölge çalışma müdürlüğüne yaptığı şikâyet nedeniyle feshedildiği ve bu feshin kötüniyetli fesih olarak kabulü gerektiği dosyadaki bilgi ve belgelerle sabittir. Ancak kötüniyetli fesih için tazminat talep edilebilmesi, davacı işçinin iş güvencesinden yararlanmaması ön koşuluna bağlı olup mahkemece bu husus üzerinden durulmamıştır. Mahkeme tarafından yapılacak iş, iş akdinin feshi tarihinde davalı iş yerinde aynı iş kolunda en az 30 işçinin çalışıp çalışmadığını araştırarak davacının iş güvencesine haiz işçilerden olup olmadığı tespit edilip, davacı iş güvencesi kapsamında çalışan işçilerden ise şimdi olduğu gibi kötüniyet tazminatı talebinin reddine, aksi halde ise kabulüne karar verilmelidir. Eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile kötüniyet tazminatının reddi yerinde değildir’.

Daha fazla emsal Yargıtay kararı indirmek için tıklayınız.

Kötüniyet Tazminatı Ne Kadar Sürede Zamanaşımına Uğrar?

Türkiye’de, bu tazminat taleplerinin zamanaşımı süresi genellikle 5 yıldır. Yani, zarar gören kişinin, zarar gördüğü tarihten itibaren 5 yıl içinde tazminatı talebinde bulunması gerekmektedir. Ancak, bu süre bazı durumlarda değişebilir. Örneğin, özel kanunlarda belirtilen bazı hallerde zamanaşımı süresi daha uzun veya daha kısa olabilir.

Öte yandan, diğer ülkelerin yasal düzenlemelerine göre, kötü (art) niyet tazminatı talebinin zamanaşımı süresi farklılık gösterebilir. Örneğin, bazı ülkelerde zamanaşımı süresi daha uzun olabilirken, bazı ülkelerde daha kısa olabilir.

Zamanaşımı süresinin geçmesi durumunda, kötü (art) niyet tazminatı talebi kabul edilmez. Bu nedenle, zarar gören kişilerin, olası bir tazminat talebi için yasal sürenin dolmadan önce harekete geçmeleri önemlidir.

Hangi Durumlarda Fesih Hakkının Kötüye Kullanılması Söz Konusudur?

Fesih hakkı, bir sözleşmenin taraflarından birinin, sözleşmeyi belirli bir sebebe dayanarak feshetme hakkıdır. Ancak fesih hakkının kötüye kullanılması söz konusu olabilir. Fesih hakkının kötüye kullanılması durumunda, fesih hakkı kullanılamaz ve bu durumda diğer tarafa tazminat ödenmesi gerekebilir. Fesih hakkının kötüye kullanıldığı durumlardan bazıları şunlardır:

  • Sözleşmede belirtilen şartların ihlali yokken fesih: Bir sözleşmenin feshedilmesi için belirli şartlar öngörülebilir. Bu şartların ihlali olmadığı halde, sözleşmenin feshedilmesi durumunda fesih hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilir.
  • Tarafların eşitliğinin bozulması: Sözleşmenin tarafları arasında eşitlik ilkesi önemlidir. Taraflardan biri, güçsüz veya bağımlı bir konumda ise ve fesih hakkını kötüye kullanıyorsa, bu durumda fesih hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilir.
  • Fesih hakkının kötüye kullanılması: Taraflardan biri, sözleşmenin amacına uygun olmayan bir şekilde fesih hakkını kullanırsa, bu durumda fesih hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilir.
  • Tarafların haklarının kötüye kullanılması: Fesih hakkı, sözleşmenin taraflarının haklarını korumak için bir araçtır. Ancak fesih hakkı, diğer tarafın haklarının kötüye kullanılması veya zarar görmesine neden olacak şekilde kullanılırsa, fesih hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilir.
  • Kötüniyetli fesih: Taraflardan biri, sözleşmenin amacına uygun olmayan veya kötüniyetli bir şekilde fesih hakkını kullanırsa, fesih hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilir.

Bu durumlar, fesih hakkının kötüye kullanılması için örnek oluşturabilir. Ancak fesih hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığına karar vermek, mahkemelerin görevidir. Mahkemeler, sözleşme şartlarını ve tarafların haklarını dikkate alarak fesih hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığına karar verir.

Haksız Fesih Tazminatı Kötüniyet Tazminatı

Haksız fesih tazminatı ve kötüniyet tazminatı, benzer gibi görünse de farklı tazminat türleridir.

Haksız fesih tazminatı, iş ilişkisinin haksız bir şekilde sonlandırılması nedeniyle ödenen bir tazminat türüdür. İşveren, iş sözleşmesini haksız nedenlerle feshederse, işçiye haksız fesih tazminatı ödemesi gerekebilir. İşçi, haksız fesih nedeniyle iş kaybı yaşamışsa, bu kaybın tazmini için haksız fesih tazminatı talep edebilir.

Kötü (art) niyet tazminatı ise, bir kişinin kasıtlı olarak bir başkasına zarar vermesi sonucunda ödenen bir tazminat türüdür. Bu tazminat talebi, zarar gören kişinin kasıt olduğunu ispatlaması gerektiği için diğer tazminat türlerine göre daha zor bir hukuki süreçtir. Kötüniyet tazminatı talep eden kişi, zarar gördüğü maddi veya manevi zararın tazmin edilmesini talep eder.

İki tazminat türü arasındaki farklar şunlardır:

  • Haksız fesih tazminatı, iş ilişkisinin haksız bir şekilde sonlandırılması sonucunda ödenirken, bu tazminat, bir kişinin kasıtlı olarak bir başkasına zarar vermesi sonucunda ödenir.
  • Haksız fesih tazminatı, işçinin iş kaybı gibi maddi zararları tazmin etmek için ödenirken, tazminat, zarar gören kişinin manevi veya maddi zararının tazmini için ödenir.
  • Haksız fesih tazminatı, iş ilişkisi ile sınırlıdır, kötüniyet tazminatı ise diğer alanlarda da uygulanabilir.

Özetle, haksız fesih tazminatı ve kötü (art) niyet tazminatı, farklı tazminat türleridir ve farklı nedenlerle ödenirler. Haksız fesih tazminatı, işçinin iş kaybını tazmin ederken, tazminat, kasıtlı zarar sonucu meydana gelen zararın tazmini için ödenir.

4857 Sayılı İş Kanunu’na ulaşabilmek için aşağıda bırakacağımız linki kullanabilirsiniz.

https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.4857.pdf.

İlgili İçerikler:

Eşit Davranmama Tazminatı Nedir? Hangi Durumlarda Alınır?

İhbar Tazminatı Nedir?

İhbar Tazminatı Alma Şartları

One thought on “Kötüniyet Tazminatı Hesaplama

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir